Hatice Akgül Tarafından Başvurusu Yapılan 25.02.2021 Tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı
Anayasa Mahkemesi 2018/35900 numaralı başvuruya ilişkin kararını 25/02/2021 tarihli kararı incelendiğinde Kişi Hak ve Hürriyetlerine ilişkin olarak, Adil Yargılanma Hakkı kapsamındaki Makul Sürede Yargılanma Hakkına dair önemli bir karara imza atılmıştır. Kararda işe iade talebiyle açılan davada gerekçeli kararın geç yazılması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası ortaya konulmuştur. Bu iddiayı inceleyen Anayasa Mahkemesi, işe iade davası sonrasında işçinin davayı kazanması ardından işe iadesi için gerekli olan gerekçeli kararın geç yazılmasının makul sürede yargılama hakkını zedelediği sonucuna varmıştır.
Kararın detayına bakıldığında, olay akışı şu şekildedir:
– Başvurucunun iş akdi işveren şirket tarafından sona erdirilmiştir.
– 21/07/2017’de başvurucu işe iade davası açılmış ve 18/10/2017’de mahkeme davayı kabul edip işe iade kararı vermiştir.
– 11/12/2018 tarihinde başvurucu henüz gerekçeli karar yazılmadığı için mahkemeye başvuruda bulunmuştur.
– Gerekçeli karar ancak 07/02/2019 tarihinde yazılmış ve ardından işverenin istinaf kanun yoluna gitmek istemesi ve reddedilmesi süreci de eklendiğinde karar ancak 17/12/2019 tarihinde kesinleşebilmiştir.
Olay akışı incelendiğinde başvurucunun işe iade talebi kabul edilmesine rağmen kararın kesinleşmesi geç yazılmış olması nedeniyle yaklaşık iki sene gecikmiştir.
İş davaları uygulanırken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulanmasının gerektiğini hatırlatan Anayasa Mahkemesi, kararında 30. maddenin altını çizilerek “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür” hükmüne yer vermiştir.
Bu hükme göre makul yargılama hakkının zedelenmemesi için “usul ekonomisi ilkesi” gereği davaların sonuçlanması, kararların verilmesi ve kesinleşmesi için ilgili somut olay kapsamında zorunlu bir durum olmadıkça en hızlı yol tercih edilmelidir.
Ayrıca gerekli prosedürler yerine getirilerek davanın sonuca bağlanması için tedbirler hâkim tarafından alınmalıdır ancak ilgili başvuruda bu koşulun yerine getirilmediği görülmüştür.
İlgili kararda ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesine de gönderme yapılmıştır.
Bu madde kapsamında:
mahkemenin usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği, yargılama sonunda uyuşmazlığın esasına dair verilen nihai kararların hüküm olacağı belirtilmiş ve gerekçeli kararın yazılmasının tefhim tarihinden itibaren 1 ay içinde yazılması gerektiği ifade edilmektedir.
Bu bağlamda başvuruya bakıldığında öncelikle makul sürede yargılama hakkının hem gerekçeli karar 1 ay içinde yazılmış olmadığı için hem de bunun ortada geçerli bir sebep bulunmaksızın yapıldığının açık olması nedeniyle ihlal edildiği anlaşılmıştır.
İş Kanunu kapsamında değerlendirme yapıldığında işe iade davası sonucunda feshin geçerli sebebe dayanmaması halinde verilecek olan kararla beraber işçinin bir ay içinde işe başlatılmasının gerektiği başlatılmaması halinde ise işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücret tutarında tazminat verilmesi gerektiği görülmüştür. Bu hüküm kapsamında işverenin işçiyi bir ay içinde işe başlatma süresinin başlaması, işe iade olmaması halinde gerekli tazminata hükmedilmesi için gerekçeli kararın ivedi bir şekilde yazılması gerektiği, yazılmaması halinde hak ihlalinin olacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi kararında da “Dava seri muhakeme usulüyle iki ay içinde sonuçlandırılmalı, temyiz halinde Yargıtay bir ay içinde karar vermelidir.” hükmünü hatırlatmaktadır.
Yukarıda belirtilen hususlar da göz önüne alınarak yapılan yargılama neticesinde Anayasa Mahkemesi başvuruyu “Hak Arama Hürriyeti” kenar başlıklı Anayasa’nın 36. maddesini ve “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” 141. maddelerini gündeme getirerek incelemiştir.
Mahkeme bu bağlamda yaptığı açıklamada “makul sürede yargılama hakkı” nın tarafları dava süresince oluşabilecek maddi ve manevi baskıdan korumak amacıyla oldukça önemli olduğunu hem sürenin hem de hukuki uyuşmazlık çözümü için gerekli özenin gösterilmesinin beraberce göz önünde tutulması gerektiğini belirtmiştir.
Mahkeme ilgili hükümleri başvuruya uyguladığında işe iade davası açıldığında iade sağlanması amacıyla işçinin işverene başvurabilmesi için kararın verilmesinin yeterli olmadığını belirtmiştir. Ayrıca gerekçeli kararın bulunması gerektiğini, bulunmaması halinde en önemli unsur eksik olacağı için ilgili iade talebinin yapılamayacağının altı çizilmiştir. Bu açıklama kapsamında açılan iş davalarında gerekçeli kararın yazılmamasının veya geç yazılmasının başvuran işçinin makul sürede yargılama hakkını ağır şekilde ihlal edeceği tespit edilmiştir.
Başvuruda gerekçeli kararın en geç 1 ay içerisinde yazılması gerekirken 1 yıl 3 ay 29 gün sonra yazılması nedeniyle makul sürede yargılama sağlanmış olduğunun söylenemeyeceği mahkemece kabul edilmiş dolayısıyla adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.